0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

1

Diyanet İşleri Başkanlığı haftanın Cuma hutbesi konusunu yayınladı.

Cuma hutbesi konusu ve tam metni.

RAHMET VE SEKİNET MUŞTUSU: İNŞİRÂH SURESİ

Allah Resûlü (s.a.v)’in peygamberliğinin birinci yıllarıydı. Müşriklerin, Mekke’de Müslümanlara uyguladığı baskı ve zulüm uygunca artmış, müminler için hayat çekilmez bir hal almıştı. İşte bu türlü güç bir vakitte, Büyük Allah, bizler için birçok müjde ve hikmeti içinde barındıran İnşirâh mühletini indirdi. Peygamber Efendimiz (s.a.v), bu müddetin nazil olmasıyla sevinç duydu, ferahladı ve Rabbimizin her zorluğun akabinde kesinlikle bir kolaylık, bir sekinet lütfedeceğini müjdeledi.

Aziz Müminler!

Bugün, başta Filistin olmak üzere yeryüzünde baskı ve zulme maruz kalan bütün kardeşlerimize İnşirâh mühletinin gönülleri rahatlatan, müminlere umut aşılayan iletileriyle seslenmek istiyorum:

“Biz senin gönlüne ferahlık vermedik mi? Belini büken yükünü kaldırmadık mı? Senin şanını yüceltmedik mi?”

Bizler inanıyoruz ki her şeye kâdir olan Allah’tır. Rahmet ve merhametiyle bizleri kuşatan O’dur. Göğsümüzdeki darlığı giderecek de, gönlümüze inşirâh verecek de O’dur. Cenâb-ı Hak, üzerimizdeki ağır yükleri kaldıracak, her türlü zorluk ve dertten bizleri kesinlikle kurtaracaktır.

İnşirâh mühletinin hatırlattığı hakikatlerden biri de şudur: “Her zorluğun akabinde bir kolaylık vardır. Kesinlikle ki, her zorluğun akabinde bir kolaylık vardır.”

Evet, inanıyoruz ki her hüznün akabinde bir sevinç, her meşakkatin akabinde bir ferahlık kesinlikle gelecektir. Çünkü Cenâb-ı Hak, peygamberleri ve inananları hiçbir vakit yalnız bırakmamıştır. Onları, zalimlerin ve düşmanların insafına asla terk etmemiştir. Hz. Nûh’u tufanın helakinden, Hz. İbrâhim’i Nemrut’un ateşinden, Hz. Mûsâ’yı Firavun’un zulmünden, Hz. Yûsuf’u zindanın karanlığından kurtarmıştır.

Ve nihayet, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’i inkârcıların türlü eza ve cefasından felaha çıkarmış, ona birçok fetih kapıları açmıştır.

İnşirâh mühleti bizlere şu hakikati de öğretmektedir: “Bir işi bitirince çabucak öbür bir işe koyul. Yalnızca Rabbine yönel.”

Ayet-i kerimelerde de belirtildiği üzere bizlere tembellik ve vurdumduymazlık yakışmaz. Mümin, sorumsuz ve ihmalkâr olamaz, rehavete kapılamaz. Yeryüzünde yeterlilik hâkim oluncaya kadar, hak ve hakikati, adalet ve merhameti yaşamaya, yaşatmaya ve yaymaya uğraş eder. Mümin, her işini Allah’ın isteğini gözeterek yapar. İmanından aldığı güçle zorluklar karşısında ümidini yitirmez. İstiklalini ve istikbalini koruma etmek için var gücüyle çalışıp eforlar.

İnsanlık tarihinin şahit olduğu en büyük zulümlerden biri bugün Filistin’de, Gazze’de yaşanıyor. Bebek, çocuk, bayan, yaşlı demeden pak beşerler vahşice katlediliyor. Konutlar, mescitler, okullar ve hatta hastaneler zalimce bombalanıyor. Bütün dünyanın gözü önünde büyük bir insanlık cürmü işleniyor. Binlerce pak insan tıpkı anda can verirken insaf ve vicdanını kaybetmiş dünya bu soykırımı yalnızca seyrediyor. Mazlumun ırkına, lisanına ve dinine bakılmaz. Tüm insanlığı zalimin karşısında mazlumun yanında olmaya davet ediyoruz.

Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir hadis-i şerifinde şöyle buyuruyor: “Zulüm, zalim için kıyamet gününde zifiri karanlıktır.” Müslümanların bugün yaşadığı düşünceler şüphesiz sona erecek, zalimler dünyada da ahirette de acı bir akıbete maruz kalacaktır. İnananlar, Allah’ın yardımıyla kesinlikle galip gelecektir. İçinden geçtiğimiz kuvvetli süreçler, yeni dirilişlerin habercisidir. Kâfi ki, Müslümanlar olarak bizler, birlik ve beraberlik içerisinde hareket edelim. Kardeşlik ve muhabbetimizi daim kılalım. Birbirimize karşı merhametli, düşmana karşı ferasetli ve kuvvetli olalım. Allah’ın rahmetinden ümidimizi kesmeyelim. Rabbimize, kardeşlerimize ve insanlığa karşı sorumluluklarımızı yerine getirelim. Getirelim ki Rabbimiz, zorluklarımızı kolaylaştırsın, meşakkatlerimizi rahmete dönüştürsün. Bizi insanlığa tekrar lider ve örnek kılsın.

“Ey iman edenler! Siz Allah’ın dinine yardım ederseniz Allah da size yardım eder, düşman karşısında sizi güçlü ve dirençli kılar.”