Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılını kutladığımız bu devirde kamuoyunun çok sayıda müjde duyduğu ve duymaya devam edeceği kesimlerin tahminen de başında yerli/milli savunma sanayii geliyor.
Bir yandan gözler Milli Muharip Uçak KAAN’ın birinci uçuşunu yapacağı güne kilitlenmişken öbür yandan dalın imza attığı kimi birinciler de son derece kritik manalar taşıyor. Bunlardan biri de geçtiğimiz gün birinci sefer test atışı yapılan İHA 122 füzesi oldu.
Savunma sanayiinde ulusallık oranını artırdığınız sürece işin farklı bir yansıması daha oluyor… Bu kabiliyetlerden biri de eldeki sistem ya da mühimmatı alandan gelen gereksinimlere ya da günümüz harp alanının getirdiği farklılıklara nazaran güncelleyebilmeniz.
Türk savunma sanayiinin taşıyıcı kolonlarından biri olan ROKETSAN, bu alanda da son derece pahalı işlere imza atıyor. Karadan karaya atılan füzeleri havadan atılabilecek formda modifiye etmek bu kazanımlardan biri.
Hatırlanacağı üzere daha evvel tekrar ROKETSAN tarafından TRG-230 füzesi üzerinden İHA-230 Süpersonik Balistik Füzesi geliştirilmiş ve muvaffakiyetle test edilmişti. Bu füzenin seri üretimde olduğu ve ilgili kuvvetlere dağıtılacağı açıklanmıştı.
Geçtiğimiz günlerde AKINCI’dan ateşlenen İHA-122 füzesi de yeniden karadan atılan TRG-122 üzerinden geliştirilen bir güç.
Dünyada çok az sayıda ülke bu kabiliyete sahip
İlk test atışında 55 kilometrelik uzaklıktan maksadı başarılı bir biçimde vurabilen İHA-122 aslında dalda ‘havadan atılan balistik füze’ olarak da isimlendiriliyor. Dünyada bu kabiliyete sahip ülke sayısı epey az.
En kıymetli mümkün amaçları ortasında düşman hava savunma ögeleri yer alıyor. Hayli yüksek sürate sahip oldukları için düşman hava savunma sistemleri tarafından çok geç fark ediliyor. Zati fark edildiği anda da iş işten geçmiş oluyor. Bugün kaidelerinde konuşursak İHA-230 ya da İHA-122’yi durdurabilecek hava savunma sisteminin çok az sayıda ülkede bulunduğu biliniyor.
Uygun maliyetli ve son derece yıkıcı
Gerek Rusya-Ukrayna gerek İsrail-Filistin savaşında gördüğümüz üzere muharebe alanında en çok muhtaçlık duyduğunuz ögelerden biri de maliyeti uygun ve maksat üzerinde çok önemli tesirler sağlayabileceğiniz roket ya da füzelerinizin olması.
Yine son periyottaki somut örnekler bize ‘gelişmiş’ lakin ‘pahalı’ olan füze stoklarının süratle azalmasının ne cins sonuçları olabileceğini de gösterdi.
Tam da bu türlü bir ortamda Türkiye gerek İHA-230 gerek İHA-122 ile maliyeti uygun, çok sayıda üretebileceği, karşı maksatlarda dayanılmaz yıkıcı bir sonuç ortaya koyabilecek mühimmata kavuşmuş oldu.
Bu füzelerin, hava savunma sistemleri haricinde düşmana ilişkin kritik üs ve merkezleri de maksat alabileceğini belirtelim. Ayrıyeten, gerekli şartlar sağlandığında düşman donanma ögeleri da tekrar tıpkı füzelerle vurulabilir.
Sırada TRG-300 olabilir
Bu noktada bir parantez açalım ve zati Türkiye’nin daha evvel farklı füzelerle de çok sayıda düşman hava ögesini yok edebildiği gerçeğine değinelim.
Evet, Türkiye daha evvel de bunları farklı füzelerle yapabiliyordu lakin artık kullanılan mühimmat çok daha uzun menzilli olduğu için Ankara’ya ‘temas sınırının ötesinden ateş edebilme’ imkanı veriyor.
Elimizde halihazırda çok güçlü, havadan atılabilen ‘dönüştürülmüş’ iki farklı füze var… Haliyle bir sonraki adım da merak ediliyor. Bu noktada en temel beklenti, TRG-300’ün de havadan ateşlenebilecek bir versiyonunun geliştirilmesi.
Bu füzelerin farklı harp başlıkları taşıyabildiğini de göz önüne alırsak TRG füze ailesinin havadan atılacak versiyonlarının önümüzdeki yıllarda da sıkça konuşulacağını söylemek yanlış olmaz…
KAYNAK: TRT / SERTAÇ AKSAN
News
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.