Güler, 13-14 Haziran’da Brüksel’deki NATO Karargahı’nda düzenlenen NATO Savunma Bakanları Toplantısı’na katılmasının akabinde basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.
Bu kapsamda NATO-Ukrayna Temas Kümesi toplantısına da katıldığını belirten Güler, “Toplantılarda hem ülkemizin değişik bahislerdeki görüşlerini tabir ettik hem de mevkidaşlarımızla bir ortaya gelerek görüş alışverişinde bulunduk. Genel olarak çok yararlı ve verimli geçtiğini değerlendiriyorum.” tabirlerini kullandı.
“NATO’nun en büyük ikinci ordusuna sahip güçlü ve sağlam bir üyesi olarak dayanışmanın, caydırıcılığın odak noktası olduğu anlayışıyla NATO’ya katkılarımızı sürdürdüğümüzü hatırlattık.” diyen Güler, Türkiye’nin İttifak bünyesinde yürütülen çalışmaları yakından izlediğini, NATO’daki sorumlulukları yerine getirmeyi sürdürerek NATO’ya ve Avrupa-Atlantik bölgesinin güvenliğine kayda kıymet ve değerli katkılarda bulunmaya devam edeceğini lisana getirdiğini söyledi.
Toplantıda Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve Karadeniz’in güvenliğine ait neler konuşulduğuyla ilgili soruya cevabında Güler, Türkiye’nin başta toprak bütünlüğü olmak üzere Ukrayna’ya güçlü dayanağını söz ettiğini belirterek, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Montrö Mukavelesi’ni hassasiyetle uyguladığımızı ve Karadeniz’de en uzun kıyıya sahip müttefik olarak ‘bölgesel sahiplik prensibi’ne verdiğimiz ehemmiyeti lisana getirdik. Öteki yandan Bulgaristan ve Romanya ile birlikte teşkil ettiğimiz Karadeniz Mayın Karşı Önlemleri Vazife Kümesi İnisiyatifi’nin gelecek ay aktive edileceğini söz ettik.”
Bakan Güler, NATO’nun önemli bir müttefiki olarak Türkiye’ye yönelik kimi ülkelerin lisans kısıtlamalarının gündeme gelip gelmediğiyle ilgili soruyu şöyle yanıtladı:
“NATO Karargahı’ndaki toplantılar sırasında ve mevkidaşlarımızla gerçekleşen görüşmelerde NATO’nun komuta ve kuvvet yapısına, harekat ve misyonlarına kara-deniz-hava ve uzaydaki uğraşlarına yaptığımız kayda kıymet katkılarımızı bir kere daha hatırlatma fırsatımız oldu. Bu kapsamda ülkemize uygulanan ihraç lisans kısıtlamalarının kabul edilebilir olmadığını vurguladık. Ayrıca Avrupa Birliği (AB) üyesi olmayan müttefiklerin, AB’nin savunma teşebbüslerine tam iştirakinin sağlanması gerektiğinin de altını çizdik.”
GAZZE’DEKİ DURUM
Toplantı sırasında Gazze’deki durumun da konuşulup konuşulmadığının sorulması üzerine Güler, şunları söyledi:
“Temaslarımız sırasında başta Gazze’de devam eden savaş olmak üzere istikrarsızlık kaynaklı meselelere tahlil bulmanın ittifakın lehine olduğunu söz ettik. Gazze’de temiz sivillerin katledilmesini şiddetle kınadığımızı, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Kurulunda 10 Haziran’da kabul edilen 2735 sayılı kararın da en kısa müddette eksiksiz uygulanmasının kalıcı ateşkesin sağlanması ve insani facianın önlenmesi bakımından elzem olduğunu ve BM kararları doğrultusunda iki devletli bir tahlili güçlü bir formda desteklediğimizi belirttik.”
TERÖR ÖRGÜTÜNÜN SURİYE’NİN KUZEYİNDEKİ FAALİYETLERİ
Bakan Güler, terör örgütü PKK/YPG’nin Suriye’nin kuzeyindeki faaliyetlerinin gündeme gelip gelmediğiyle ilgili soruya şöyle karşılık verdi:
“Ülkemizin PKK/YPG dahil terörizmle çaba ettiğini söz ettik. Terör örgütü PKK/YPG’nin ise ‘DEAŞ ile mücadele’ ismi altında memleketler arası kamuoyunu yanılttığını anlattık. NATO’nun güney hududunda, Suriye’nin ve Irak’ın kuzeyinde bir ‘terör koridoru’ kurulmasına asla müsaade etmeyeceğimizi bir defa daha vurguladık.”
F-16 TEDARİKİ VE ABD’NİN PKK/YPG’YE VERDİĞİ DESTEK
Milli Savunma Bakanı Güler, “F-16 tedariki konusu olumlu tarafta ilerlerken ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde terör örgütü PKK/YPG’ye verdiği dayanak de sürüyor. Son periyotta Türkiye-ABD bağlarının geldiği noktayı nasıl değerlendirirsiniz?” sorusuna verdiği cevapta şunları tabir etti:
“Türkiye-ABD bağları, uzun ve sağlam bir geçmişe dayanmaktadır. İki NATO müttefiki olarak ortak pahaları ve çıkarları paylaşıyoruz. F-16 tedarik süreci öngörülen takvime nazaran ilerliyor. Son uçağın teslimine kadar bu kıymetli projenin meselesiz bir biçimde tamamlanmasını ve bu olumlu havanın bağlarımızın başka alanlarına da yansımasını temenni ediyoruz. Bildiğiniz üzere, yeni NATO stratejik konseptinde de iki ana tehditten biri terörle çabadır lakin maalesef, müttefiklik dayanışmasına karşıt bir formda, ABD’nin Suriye’de terör örgütü ile süregelen işbirliği, ulusal güvenliğimizi tehdit etmeye devam etmektedir. Terör örgütünün ileri bir tarihe ertelediği kelamda seçim atağının hukukî bir temeli bulunmamaktadır. Kelamda seçimler, esasen, Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasını da içeren BM’nin 2254 numaralı kararına da terstir.”
Güler, Türkiye’nin güney hudutlarının çabucak ötesinde bir terör devletinin kurulmasına asla müsaade vermeyeceğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Amacımız, bölgedeki teröristleri etkisiz hale getirmek, hudut güvenliğimizi sağlamak ve Suriye halkının huzur ve güvenliğine katkıda bulunmaktır. Bizim ABD’den beklentimiz, 2019 yılındaki taahhütlerini yerine getirmesi ve PKK/YPG’ye verilen tüm takviyesi kesmesidir. ABD’li muhataplarımıza DEAŞ’la uğraş kapsamında gereksinimi olan dayanağı vermeye hazır olduğumuzu her platformda ve her düzeyde iletiyoruz. Biz, üzerimize düşen tüm sorumlulukları yerine getirmeye, bölgemizde ve dünyada barışa, işbirliğine katkı sağlamaya devam edeceğiz. Bu evrede ABD ile ikili münasebetlerimizde önümüze bakmak ve olumlu bir gündeme odaklanmak istiyoruz.”
AVRUPA’NIN “KENDİ GÜVENLİK ÇATISINI” KURMA ARAYIŞI
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, bazı Avrupa ülkelerinin “kendi güvenlik çatılarını” kurmaya yönelik açıklamalarıyla ilgili Türkiye’nin bakış açısını ise şöyle özetledi:
“Washington tepesine giden süreçte, değişen güvenlik ortamı çerçevesinde İttifak’ın gereksinimlerinin karşılanması için tüm müttefiklerle yakın işbirliğimizi sürdürüyoruz. Avrupa-Atlantik bölgesinde savunma ve caydırıcılığın sağlanması ve üye ülkelerin güvenliklerinin kolektif teminatı NATO’dur. Kurulduğu günden bugüne kadar yaptıklarıyla muvaffakiyetini kanıtlamış bir örgüttür. AB üyesi müttefiklerin, NATO’nun güvenlik şemsiyesinin dışında alternatif arayışları içinde olması, İttifak’ın birlik ve beraberliğine ziyan verir, muvaffakiyete ulaşması da mümkün değildir. Tüm müttefiklerin savunma ve güvenliği için tek platform NATO’dur. AB’nin uğraşları lakin ve lakin NATO’ya tamamlayıcı nitelikte olursa yararlı olur ve fakat bu durumda biz de içerisinde yer almayı kıymetlendiririz.”
News
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.