İsrail’in Lübnan’da ateşkes ilan etme kararı, bölgedeki dengeleri yeniden şekillendiren iki temel nedene dayanıyor: uluslararası baskılar ve sahada verdiği ağır kayıplar. Bu karar, İsrail’in uzun yıllardır izlediği agresif politikalardan bir sapma olarak değil, zorunlu bir adım olarak değerlendirilmeli.
1. Ağır Kayıpların İsrail’i Zorlaması
İsrail, Lübnan sınırındaki çatışmalarda beklenmedik şekilde büyük kayıplar verdi. Hizbullah’ın gelişmiş füze sistemleri, drone teknolojileri ve asimetrik savaş taktikleri İsrail ordusunu ciddi şekilde zorladı. Özellikle askeri altyapıya ve lojistik hatlarına yönelik etkili saldırılar, İsrail’in savaş gücünü azaltırken, cephe hattındaki güvenliğini tehlikeye attı. Bu durum, hem ordunun moralini etkiledi hem de halk arasında operasyonların devamına yönelik desteği zayıflattı.
Hizbullah’ın Lübnan’daki halk desteği ve bölgesel güçlerce sağlanan lojistik desteği de İsrail’in ilerlemesini engelledi. İsrail’in asker ve ekipman kayıplarını telafi etmekte zorlandığı açık bir şekilde gözlemlendi.
2. Uluslararası Baskıların Artışı
Lübnan’daki çatışmalar, başta Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği olmak üzere uluslararası toplumun tepkisini çekti. İsrail’in sivillere yönelik saldırıları, uluslararası arenada yoğun eleştiriler almasına neden oldu. Özellikle Gazze’deki saldırılarla eş zamanlı yürütülen bu operasyonlar, İsrail’in bölgedeki “aşırı güç kullanımı” eleştirilerini daha da artırdı.
ABD, İsrail’in en büyük müttefiki olmasına rağmen, bu süreçte İsrail’e dolaylı mesajlar gönderdi. Washington yönetimi, bölgede daha fazla istikrarsızlık istemediği için İsrail’i itidale davet etti. Avrupa ülkeleri ise insani krizlerin büyümesinden dolayı İsrail üzerindeki diplomatik baskıyı artırdı. Lübnan’a yönelik devam eden operasyonların bölgede daha geniş çaplı bir savaşı tetikleme riski, uluslararası baskının şiddetlenmesinde önemli bir etkendi.
News
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.