Gazze’deki son gelişmelere ilişkin konuşan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “Ateşkes sağlanmasından memnuniyet duyuyoruz. Ateşkesin kalıcı olması için takipçi olacağız.” dedi.
Son günlerde sağlanan ateşkes, bölgede yıllardır süren kan ve gözyaşına kısa bir ara verilmesini sağladı. Ancak, geçmişte defalarca yapılan ateşkes anlaşmalarını ihlal eden İsrail’in bu kez verdiği sözlere sadık kalacağına dair haklı şüpheler var. İsrail’in hem Filistin topraklarında hem de Suriye’nin Golan Tepeleri’nde işgalci politikalarını sürdürüyor olması, bu güven sorununu derinleştiriyor.
İsrail’in Ateşkes Geçmişi İsrail, geçmişte yapılan ateşkes anlaşmalarını sayısız kez ihlal etmiş bir ülke. Bu ihlaller, genellikle Filistin halkına yönelik yeni saldırılar, ablukaların sürdürülmesi ve yerleşim birimlerinin genişletilmesi şeklinde kendini göstermiştir. Ateşkes, uluslararası toplumun gözü önünde bir nefes alma aracı olarak kullanılmış, ardından işgal politikaları ve insan hakları ihlalleri hız kesmeden devam etmiştir. Bu nedenle, İsrail’in şimdi de benzer bir yol izlemeyeceğine inanmak için elimizde hiçbir somut sebep yok.
Filistin ve Golan Tepeleri İşgali İsrail, 1967’den bu yana Filistin topraklarını işgal etmeye devam ediyor. Doğu Kudüs ve Batı Şeria’da kurulan Yahudi yerleşim birimleri, uluslararası hukuka aykırı olmasına rağmen sürekli genişletiliyor. Bu yerleşimler, Filistinlilerin yaşam alanlarını daraltmakta, kaynaklarına el koymakta ve demografik yapıyı değiştirmeyi hedeflemektedir.
Aynı şekilde, Suriye’nin Golan Tepeleri de 1967’de İsrail tarafından işgal edilmiş ve 1981’de İsrail topraklarına “ilhak” edilmiştir. Ancak bu ilhak, uluslararası toplum tarafından hiçbir zaman tanınmamıştır. Golan Tepeleri’ne kurulan Yahudi yerleşimleri de işgal politikasının bir diğer yüzüdür. İsrail, bu stratejik bölgeleri hem askeri hem de ekonomik kazanç sağlamak için kullanmaya devam etmektedir.
Ateşkes Ne Kadar Gerçekçi? Ateşkesin kalıcı olabilmesi için tarafların karşılıklı güven inşa etmesi gerekir. Ancak, işgal politikalarını sürdüren ve uluslararası hukuku hiçe sayan İsrail, güvenilir bir partner olmaktan çok uzaktır. Ateşkes, İsrail’in zaman kazanmak ve uluslararası baskıyı azaltmak için kullandığı bir taktik olarak görülebilir. Filistin halkının yaşadığı zulüm ve adaletsizlik, sadece bir ateşkesle sona eremez; bu sorun, ancak işgalin ve yerleşim politikalarının son bulmasıyla çözülür.
Uluslararası Toplumun Sorumluluğu İsrail’in sürekli olarak ateşkesleri ihlal etmesine rağmen uluslararası toplumun sessiz kalması, bu sorunların çözümünü daha da zorlaştırmaktadır. İsrail, bu sessizlikten cesaret alarak işgal politikalarını daha da genişletmektedir. Dolayısıyla, yalnızca ateşkes çağrıları yapmak yetmez; işgalin durdurulması ve uluslararası hukukun uygulanması için daha somut adımlar atılmalıdır.
Sonuç İsrail’e güvenmek, ateşkesin kalıcı olacağına inanmak büyük bir yanılsama olur. İşgal ettiği topraklarda sistematik olarak zulüm politikalarını sürdüren bir ülkenin niyetleri sorgulanmalıdır. Filistin halkının gerçek anlamda barış ve özgürlük içinde yaşayabilmesi için İsrail’in işgalci politikalarına karşı daha kararlı bir duruş sergilenmelidir. Ateşkes bir başlangıç olabilir, ancak adalet olmadan gerçek bir barış mümkün değildir.
GÜNDEM
19 Temmuz 2025GÜNDEM
19 Temmuz 2025GÜNDEM
19 Temmuz 2025GÜNDEM
19 Temmuz 2025EKONOMİ
19 Temmuz 2025GENEL
19 Temmuz 2025GÜNDEM
19 Temmuz 2025Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.