Son yıllarda Türkiye, uzun süredir kendisine karşı uygulanan vekalet savaşları taktiğini farklı bir yöntemle ele almış ve benzer bir strateji doğrultusunda adımlar atmaya başlamıştır. Hem bölgesel hem de küresel düzeyde daha etkili ve stratejik bir rol üstlenen Türkiye, tarihsel birikimini ve jeopolitik avantajlarını kullanarak önemli bir aktör haline gelmiştir.
Türkiye, yıllardır terör örgütleri ve diğer bölgesel tehditler üzerinden vekalet savaşlarına maruz kalmıştır. Ancak, son dönemde Ankara, bu stratejiye karşı kendi hamlelerini geliştirmiş ve aynı yöntemi etkili bir şekilde kullanarak hem bölgesel hem de küresel güç dengelerinde dengeleyici bir unsur haline gelmiştir.
Rusya’ya Karşı Ukrayna ve Çeçen Kartı
Türkiye, Rusya’yla yakın ilişkiler geliştirse de, gerektiğinde kozlarını kullanmaktan çekinmemektedir. Ukrayna ile olan savunma iş birliği ve özellikle Bayraktar SİHA’larının Ukrayna’ya sağlanması, Türkiye’nin Rusya’ya karşı elindeki önemli bir koz olarak dikkat çekiyor. Benzer şekilde, Çeçen meselesi de Türkiye’nin masada güçlü bir kart olarak tuttuğu konular arasında. Rusya’nın hassasiyetle yaklaştığı bu meseleler, gerektiğinde Türkiye tarafından dengeleri değiştirecek bir unsur olarak kullanılmaktadır.
ABD’ye Karşı Bölgedeki Muhalif Güçler
ABD’nin Ortadoğu’da Türkiye’ye karşı kullandığı terör örgütlerine ve vekalet savaşlarına karşılık, Ankara da bölgedeki muhalif güçlerle kurduğu ilişkilerle Washington’a karşı etkili bir denge politikası izlemektedir. Suriye iç savaşında hem sahada hem de masada güçlü bir pozisyon elde eden Türkiye, bölgedeki birçok farklı aktörle ilişkilerini geliştirerek ABD’nin stratejilerine karşı koymaktadır. Bu durum, Türkiye’nin artık sadece savunma pozisyonunda değil, aynı zamanda saldırgan bir stratejiyle kendi çıkarlarını koruduğunu göstermektedir.
Fransa’nın Bölgeden Çıkartılması
Türkiye’nin özellikle Afrika’da artan etkisi, Fransa’yı rahatsız eden başlıca unsurlardan biri haline gelmiştir. Libya’da gerçekleştirilen başarılı operasyonlar ve Somali gibi ülkelerdeki varlığı, Türkiye’nin Afrika’da oyun kurucu bir aktör haline gelmesini sağlamıştır. Fransa’nın uzun yıllardır sömürgeci politikalarla kontrol ettiği bu coğrafyada Türkiye, adil ve iş birliğine dayalı bir modelle yer edinmiştir. Fransa’nın Libya’daki etkinliğinin azalmasında, Türkiye’nin bölgesel politikalarının etkisi açıkça görülmektedir.
Osmanlı İmparatorluğu’nun bir zamanlar hüküm sürdüğü topraklar, 20. yüzyılın başlarında bölgesel ve küresel güçlerin oyunlarıyla Türkiye’ye kapatılmıştı. Ancak Türkiye, şimdi aynı oyunları tersine çevirerek, bu coğrafyalarda yeniden varlık göstermektedir. Ortadoğu’da, Afrika’da ve Kafkasya’da artan Türk etkisi, bir bakıma Osmanlı’nın bölgedeki mirasının yeniden canlanmasını sağlamaktadır. Bu dönüş, Türkiye’nin yalnızca askeri ve siyasi gücüyle değil, aynı zamanda kültürel ve ekonomik nüfuzuyla da gerçekleşmektedir.
Türkiye, sadece savunmada kalarak değil, aktif ve proaktif politikalarla küresel güçlerin planlarını boşa çıkarmaktadır. Vekalet savaşlarının sahasında oyun kurucu bir aktör haline gelmek, Türkiye’nin uluslararası arenadaki pozisyonunu güçlendirmiştir. Bu strateji, Türkiye’nin hem tarihsel hem de jeopolitik mirasını yeniden hatırlattığı gibi, dış politikada daha güçlü bir aktör olma yolunda ilerlediğini de göstermektedir.
Osmanlı’yı çıkardıkları topraklara, Türkiye bugün oyun kurallarını tersine çevirerek yeniden girmiştir. Bu dönüşüm, sadece bölgesel bir güç olmanın ötesinde, küresel dengeleri etkileyebilecek bir Türkiye’nin yükselişini temsil etmektedir. Oyun artık değişmiştir ve Türkiye bu oyunda bir seyirci değil, bir kurucudur.
GÜNDEM
22 Mart 2025GÜNDEM
22 Mart 2025GÜNDEM
22 Mart 2025GÜNDEM
22 Mart 2025EKONOMİ
22 Mart 2025GENEL
22 Mart 2025GÜNDEM
22 Mart 2025Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.