Piri Reis… Sadece bir haritacı değil, aynı zamanda bir denizlerin fatihi. Şimdi o isim, yüzyıllar sonra yeniden derinlere dönüyor. Ama bu kez kalem değil, teknolojiyle. Türkiye’nin donanma gücüne katılan TCG Piri Reis (S-330), Türk savunma sanayisinin geldiği seviyenin sessiz ama etkili bir temsilcisi.
Piri Reis, Reis sınıfı denizaltıların ilkidir. Bu sınıf, Almanya’nın ünlü Type 214 sınıfı üzerine inşa edilmiştir. Ancak bu araçlar sıradan birer denizaltı değil. Onları diğerlerinden ayıran şey: Air Independent Propulsion (AIP) yani havadan bağımsız tahrik sistemi. Ne demek bu? Kısaca: Bu denizaltılar günlerce su yüzeyine çıkmadan, fark edilmeden görev yapabiliyor. Sessiz, görünmez ve ölümcül.
🔹 Gövde sessiz, etkisi yüksek:
Reis sınıfı denizaltılar su altında adeta görünmezdir. Düşük akustik izleri sayesinde en gelişmiş sonar sistemlerinden bile kaçabilirler. Bu, onlara sadece izleme değil, gerektiğinde ilk vuran olma avantajı da kazandırıyor.
🔹 Modern silah sistemi:
Piri Reis; torpidolar, denizaltı savar füzeleri ve gerekirse özel harekât timlerini taşıma kapasitesiyle çok yönlü bir görev adamı gibi çalışır. Üstelik milli torpido AKYA ve yerli sistemlerle entegre edilebilir.
🔹 Milli katkı:
Denizaltı Almanya’yla ortak yürütülen bir projede üretilmiş olsa da, içindeki birçok alt sistem Türk mühendislerinin elinden çıkma. Bu da sadece bir araç değil, bir milli kabiliyet kazandığımız anlamına geliyor.
🔹 Stratejik mesaj:
Bu denizaltının asıl gücü silahlarında değil, oluşturduğu caydırıcılıktadır. Karadeniz’den Ege’ye, Doğu Akdeniz’den Hint Okyanusu’na kadar uzanan bölgelerde, “Türkiye burada” demenin su altındaki en net hâlidir.
Ve unutmayalım:
Savaş, sadece tankla, tüfekle yapılmaz. Bazen savaş, sessizlikte kazanılır.
Ve o sessizliğin adı artık: TCG Piri Reis.
News
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.