Fas yönetiminin, Gazze’ye yönelik saldırılarını sürdüren İsrail’e F-35 savaş uçağı parçaları da dahil olmak üzere askeri sevkiyatlar için limanlarını kilit bir transit merkezi haline getirdiği ortaya çıktı.
Fas yönetiminin, Gazze’ye yönelik saldırılarını sürdüren İsrail’e F-35 savaş uçağı parçaları da dahil olmak üzere askeri sevkiyatlar için limanlarını kilit bir transit merkezi haline getirdiği ortaya çıktı.
Yayınlanan kapsamlı bir rapor, Danimarkalı denizcilik devi Maersk aracılığıyla yapılan sevkiyatların detaylarını gözler önüne sererken, Fas halkı “ihanet” olarak nitelediği bu işbirliğine karşı limanlarda ve sokaklarda tepkisini gösteriyor.
Uluslararası tepkilere ve kendi kamuoyunun vicdani isyanına rağmen Fas yönetiminin, İsrail’in Gazze’deki savaş suçlarına lojistik destek sağladığı iddiaları güçleniyor. Özellikle Middle East Eye’da (MEE) yayımlanan ve Declassified UK ile The Ditch gibi araştırmacı haber kaynaklarına dayandırılan bir rapor, Fas’ın, soykırım eleştirilerinin odağındaki İsrail ordusuna giden silah tedarik zincirinde nasıl kritik bir halka haline geldiğini belgeledi.
Rapora göre, ABD’nin Houston limanından yola çıkan F-35 savaş uçağı parçalarını taşıyan Maersk Detroit adlı gemi, Nisan ayında Fas’ın Tanca Med Limanı’na ulaştı. Burada kargo, Nexoe Maersk adlı başka bir konteyner gemisine aktarılarak Akdeniz üzerinden İsrail’in Hayfa Limanı’na gönderildi. Askeri malzemenin son durağı ise İsrail’in Gazze’yi bombalamak için kullandığı kilit üslerden biri olan Nevatim Hava Üssü oldu.
Bu sevkiyat iddialarının kamuoyuna yansımasıyla birlikte Fas’ta büyük bir öfke dalgası yayıldı. Binlerce Faslı, Kazablanka ve Tanca Med limanlarına yürüyerek hükümetin İsrail ile işbirliğini protesto etti. Göstericiler, “Normalleşme ihanettir!” sloganları atarken, en az sekiz liman işçisinin bu “kanlı kargoyu” taşımayı reddederek istifa ettiği bildirildi.
MEE’ye konuşan ve ismini vermek istemeyen Uluslararası Af Örgütü’nden Faslı bir aktivist, durumu “ülkemin Filistin’deki soykırım mekanizmasıyla bağlantılı olduğuna tanıklık etmenin ne kadar acı verici olduğunu” ifade ederek şunları söyledi: “Halk, Fas’ın İsrail ile bağlarını koparmasını ve işgale karşı net bir tavır almasını istiyor. Soykırım karşısında sessizlik tarafsızlık değildir. Bu bir ihanettir.”
Halkın tepkisi sadece limanlarla sınırlı kalmadı. 7 Ekim’den bu yana Fas’ın büyük şehirlerinde düzenlenen kitlesel gösterilerde on binlerce kişi sokağa çıkarak Filistin’e destek verdi ve hükümetin 2020’de imzaladığı normalleşme anlaşmasını kınadı.
Fas halkından ve uluslararası kamuoyundan yükselen tüm tepkilere rağmen Rabat yönetiminin derin bir sessizliğe bürünmesi, suçlamaları zımnen kabul ettiği şeklinde yorumlanıyor. Centre Delas adlı araştırma merkezinden uzman Alejandro Pozo, MEE’ye yaptığı açıklamada, “Elbette bir hükümet, eğer bilmek isterse, bir sevkiyat konteynerinin içinde ne olduğunu bilebilir,” diyerek Fas yönetiminin sorumluluğuna işaret etti.
İşbirliği sadece lojistik destekle sınırlı değil. Atlantic Council’de yer alan bilgilere göre, Gazze savaşı sürecinde Fas ve İsrail arasındaki askeri ve ticari ilişkiler daha da derinleşti. Fas, İsrail’den 500 milyon dolar değerinde Barak-MX hava savunma sistemi satın alırken, ikili ticaret hacmi de 2024’ün ilk yarısında %64 artış gösterdi.
Bu stratejik ortaklığın temelinde, Fas’ın Batı Sahra üzerindeki egemenlik iddialarının ABD ve İsrail tarafından tanınması karşılığında imzaladığı Abraham Anlaşmaları yatıyor. Uzmanlar, Fas yönetiminin, Batı Sahra’daki pozisyonunu korumak adına İsrail’in Gazze’deki eylemlerine göz yumduğunu ve aktif destek sağladığını belirtiyor.
Suçlamaların merkezindeki Danimarkalı denizcilik şirketi Maersk ise yaptığı açıklamada, “aktif çatışma bölgelerine silah veya mühimmat taşımama” politikası olduğunu iddia etti. Ancak şirket, ABD hükümeti ile yaptığı ve savaşlar için ekipman taşımayı içeren Deniz Güvenliği Programı (MSP) kapsamındaki sözleşmelerini de kabul etti. Uzmanlar, Maersk’in “sivil ve askeri kargo” gibi ifadelerin arkasına saklanarak İsrail’e silah bileşenleri taşımaya devam ettiğini vurguluyor.
Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nden (SIPRI) araştırmacı Zain Hussain, “İsrail, Gazze’deki savaşı ve bölgedeki diğer askeri eylemleri için büyük ölçüde silah ithalatına bağımlıdır. Güvenli transfer yollarına sahip olmak onlar için hayati önem taşıyor ve bazı devletlerin desteği bunu mümkün kılıyor,” diyerek Fas gibi ülkelerin rolünün altını çizdi.
Sonuç olarak, Fas hükümeti Batı Sahra’da elde ettiği diplomatik kazanımları korumak için İsrail’le stratejik ittifakını sürdürürken, bu politika ülkeyi Gazze’deki katliamın bir parçası haline getirmekle eleştiriliyor. Arap Barometresi anketlerine göre normalleşmeye halk desteğinin %13’e kadar düştüğü Fas’ta, sokaklar ve limanlar “Filistin’in kanı pahasına” yürütülen bu siyasete karşı direnişin merkezi olmaya devam ediyor.
GÜNDEM
16 Temmuz 2025GÜNDEM
16 Temmuz 2025GÜNDEM
16 Temmuz 2025GÜNDEM
16 Temmuz 2025EKONOMİ
16 Temmuz 2025GENEL
16 Temmuz 2025GÜNDEM
16 Temmuz 2025Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.